Dayanıklı ve Uyarlanabilir Ekipler Nasıl Oluşur?
Bir önceki yazımda, beklenmedik krizlerin, sektördeki dalgalanmaların ve artan değişim ihtiyacının kurumlar tarafından nasıl yönetildiğini ele almıştım. Bu yazıda ise, bu tür gelişmelerin yaşandığı bir ortamda liderlerin odaklanması gereken alanlara değineceğim. McKinsey tarafından 2024 yılında yayımlanan “Developing a resilient, adaptable workforce for an uncertain future” başlıklı makalede, 21. yüzyıl liderlerinin, rotayı hızlı, etkili ve akıcı bir şekilde değiştirebilen, ilgili ve yenilikçi bir işgücüne duyduğu ihtiyaç vurgulanıyor. Liderlerin ve çalışanların yeni yetenekler geliştirmeye, uzun süredir deneyimledikleri davranış ve alışkanlıkları yeniden gözden geçirmeye açık olmaları gerektiği ifade ediliyor. İş hayatında karşılaşılan temel sorunlardan biri, çalışanların önceden deneyimledikleri ve alışık oldukları yöntemleri tercih ederek kaos ve belirsizlikten uzak durmaya çalışmaları. Bu yaklaşım, esnek ve uyarlanabilir olmayı gerektiren durumlarda yetersiz kalabiliyor. Bazı durumlarda liderler de çalışanların bildikleri yöntemleri onaylayarak bu alışkanlıkların devam etmesine izin verebiliyor. Oysa esneklik ve uyarlanabilirlik yalnızca gerekli değil, çoğu zaman birlikte ve eşzamanlı şekilde devreye girmesi gereken becerilerdir. Bu nedenle liderlerin ve ekiplerin bu iki kavramın birbirini tamamlayan gücünü…