Bu Son Yokuş mu?
Ekim ayında L’Etape Türkiye organizasyonu tarafından düzenlenen bisiklet yarışında, hemen önümde giden bisikletçiler arasında geçen kısa bir konuşmaya tanık olmuştum. Acarlar-Çengeldere güzergahı boyunca önümüze çıkan yokuşlardan birini tırmanıyorduk. Gruptaki bisikletçilerden biri, yorgunluğun da etkisiyle “Bu Son Yokuş mu?” diye sordu. Bir bisikletçinin bu soruyu sorması aslında çok tanıdık bir sahnedir. Özellikle tırmanışların ardı ardına geldiği rotalarda bacaklardaki güç azalır, nabız yükselir, nefes hızlanır. Böyle bir anda öndeki eğimi gören bir bisikletçinin aklına gelen ilk soru çoğu zaman budur. Yanındakiler ise önlerinde birkaç yokuş daha olduğunu bilseler bile çoğunlukla gülümseyerek şu cevabı verir: “Evet evet, bu son yokuş!” Bu cümleyi bazen arkadaşlarının motivasyonunu korumak, bazen de yorgunluğu hafifletmek için araya ufak bir espri katarak söylerler. Fakat oradaki herkes gerçeği bilir. O son yokuştan sonra çoğu zaman bir tane daha çıkar karşımıza. Ve sonra bir tane daha… Bisiklet kültüründe “Bu son yokuş!” cümlesi bir teselli değil; zorlukla mücadelemizi yeniden düzenleyen küçük bir zihinsel moladır. Aynı zamanda bisikletçilerin dayanıklılığa, beraberliğe ve ritme…